Uyuyan Güzel Masalı

Uyuyan Güzel Masalı

Uyuyan Güzel Masalı

Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde mutlu insanların bir arada olduğu bir ülkede kral ve kraliçenin kız çocuklarının olması isteniyormuş. Kral ve kraliçe çok iyi insanlarmış. Bu nedenle bir gün kız çocuklarının olacağına, dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyorlarmış. Zaman akıp giderken bir gün kraliçe, çocuğunun olacağını öğrenmiş. Bunun üzerine ülkedeki tüm aç insanları doyuran kral ve kraliçe insanlara hediyeler vererek daha da mutlu etmişlerdi. Bir kız çocukları dünyaya gelen kral ve kraliçe, çocuklarına Günışığı adını vermişti. Çocuklarının doğumunu kutlamak için bir şölen düzenleyen kraliyet ailesi, ülkenin güney kısmında kalan bir ormandaki perilerden biri hariç herkesi davet etmişti. Komşu ülkelerden gelen soylular, krallar, kraliçeler ve halk, kraliyet ailesini tebrik etmişti. Kral ve kraliçe tebrik edildikten sonra gizemli ormandan gelen 12 prenses, yeni doğan bu güzel kız çocuğuna eşsiz hediyeler vermişti. Sihirli çubuklara sahip olan periler, yeryüzünde istenebilecek tüm armağanları prensese sunmuştu. En son üç tane peri kalmıştı. Perilerden bir tanesi dünyanın bütün güzelliklerini prensese sundu. Biri diğer peri ise prensese mutluluk armağan etti.

Son peri de hediyesini takdim edecekken aniden tüm salonu yeşil bir duman kapladı. Gelen, şölene davet edilmeyen kara periydi. Kötü kalpli olması nedeniyle şölene davet edilmeyen kara peri, kendisi davet edilmediği için çok sinirlenmişti ve herkesin içerisinde: “Gördüğüm kadarıyla herkes bu şölende davetli! Periler, kraliçeler, krallar ve tüm halkımız burada ancak bir tek ben yokum!“ Bu durum üzerine kralı, nezaketsizlik gösterdiği için kendisinden özür dilemiş. Kara peri, prensese hediyesini sunmuş. “Ben de prenses için bir hediye hazırladım. Herkesin hayran olacağı ve herkesin seveceği bu güzel prenses mutluluk içinde büyüyecek ancak 16. doğum günü geldiğinde prensesin eline bir iğne batacak ve bir daha uyanamayacak.” Bunun üzerine kral, kara perinin yakalanması için bağırmış ancak kara peri kahkaha attıktan sonra birdenbire ortadan kaybolmuş. Geriye dileğini dilemeyen tek bir peri kaldığı için o da kara perinin sihrini bozmaya çalışmış ancak kara perinin sihri o kadar güçlüymüş ki son kalan peri ancak kötü laneti hafifletebilecek bir dilek dileyebilmiş.

Peri: “Kara perinin laneti ile uyumana sebep olacak sonsuz bir uykuya dalmayacaksın, bir prensin aşk öpücüğü ile tekrar uyanacaksın.” diyerek lanetin hafiflemesini sağlamış. Bu olayın üzerine kral ülkede iğne bulundurmayı yasaklamış. Ülkede ne kadar dikiş tezgahı, çıkrık ve iğne varsa toplatmış. Perilerin gözetimi altında büyüyen prenses, mutlu bir yaşam sürmüş. Yıllar bu şekilde giderken prensesin 16. yaş günü gelip çatmış. Prensesi odasına kapatan kral ve kraliçe, orada güvende olduğunu düşünmüş. Ancak odanın içerisinde bir anda çok güzel görünen bir kapı belirmiş. Bu kapı, Günışığı’nı cezbetmiş ve içeri girmiş. Kapıdan içeri girdiğinde karşısında kendisine dönük bir kadının dikiş diktiğini görmüş. Daha önce hiç dikiş makinesi görmeyen prenses, heyecan ile elini iğneye doğru uzatmış. İğne dokunmasıyla birlikte yine eline batmış ve olduğu yerde uyuyakalmış. Güneş batmadan gerçekleşen bu olay, kara peri lanetinin gerçekleşmesini sebep olmuş. Kral ve kraliçe, bu durumdan büyük bir üzüntü duymuş. Prensesin en güzel giysilerini giydirmiş ve onu çiçeklerle dolu bir yatağa yatırmış.

Kral ve kraliçe, kızlarının uyumasına dayanamamış. Bu nedenle saraydaki herkesi uyutmaya karar vermiş. Bu sayede uyuyan güzel ile birlikte saraydaki herkes eşzamanlı olarak uyumuş. Aradan tam bir asır geçmiş. Bu hikaye dilden dile dolaşmaya başlamış. Günlerden bir gün yakışıklı bir prens sarayın yakınlarından geçerken sarmaşıklarla kaplanmış olan bu sarayı görmüş ve etrafta yaşayanlara bu saraya ne olduğunu sormuş. Etrafta bulunan kişiler, prense durumu anlatmış. Prens, saraya girmeye karar vermiş. Saraya uzun yıllar boyunca hiç kimse girmediği için çok fazla çalı büyümüş. Yolunu açmak için kılıcını kullanan prens, sarayın kapısına ulaştıktan sonra uyuyan iki nöbetçi olduğunu görmüş. Hiç kımıldamadan yatan insanları gören prens çok şaşırmış. Kral ya kraliçenin odasına giren prens onların da uyuduğunu görmüş. Ardından kral ve kraliçenin odasında yatakta çiçekler içinde uyuyan prensesi görmüş. Prensesi görür görmez aşık olan prens, prensesin kulağına: “Sen ne kadar da güzelsin, demek ki uyuyan güzel prenses sensin.” Demiş. Prensesi bir süre izleyen prens, daha sonra Günışığı’nın alnına bir öpücük kondurmuş. Kara perinin büyüsü o anda bozulmuş ve prenses gözlerini açmış. Prensesin uyanması ile birlikte sarayda uyuyan herkes bir anda uyanıvermiş. Kral ve kraliçe, uyanır uyanmaz prensesin odasına koşmuş. Kızlarının yanında gördükleri prens, onları çok mutlu etmiş. Prens, Günışığı ile evlenmek istemiş. Kızlarının mutluluğu gözlerinden okunan kral ve kraliçe bu isteği kabul etmiş. O güne kadar görülmemiş muhteşem bir düğün ile evlenen prens ve prenses, sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.

Paylaş:

Yorum yap

E mail adresiniz yayınlanmayacaktır. *

İlginizi Çekebilir...
Ahh Lavinia Hayalimdeki Muhteşem Sevgili Özdemir Asaf tarafından kaleme alınan…
loader