Evli Bir Kadına Aşık Olan Nişanlı Bir Adam
Franz Kafka Milena’ya Mektuplar Neyi Anlatıyor?
Franz Kafka tarafından kaleme alınan Milena’ya mektuplar günlük/anı türünde yazılan bir kitaptır. Kitapta, o dönem nişanlı olan Kafka’nın gazeteci Milena’yı görür görmez aşık olması ile başlayan mektuplaşmalar anlatılır. Bu mektuplar, 1952 yılında kitap haline getirilir. Kafka’nın Milena’ya olan aşkının en somut halini görebileceğiniz bu kitap, kapak bilgisi ile bu büyük aşkı özetleri nitelikte…
“Sen benimsin, seni artık hiçbir zaman görmesem de! Korkunun o uçsuz bucaksız sahasına girmediği müddetçe biliyorum, ama senin bana olan ilgini kesinlikle bilmiyorum, senin ilgin tamamen korkuya ait.
Sen de beni tanımıyorsun Milena…”
Sizin de Böyle Unutamadığınız Bir Aşkınız Var mı?
Herkesin içinde unutamadığı bir aşkı vardır. Dışarıdan en soğuk görünen insanın bile kalbinin derinliklerinde bir aşk enerjisi saklıdır. İşte Milena’ya Mektuplar da bu enerjinin bir yansıması… Gelin, kitabın ne anlattığına birlikte bakalım.
Bir Gazeteci ve Bir Yazarın Büyük Aşkı
Bir gazeteci olan Milena, Çek diline hakim olarak görevini sürdürür. Prag‘a taşınan Kafka’nın Milena ile tanışmasıyla birlikte bir dostluk ortaya çıkıyor. Kafka, yazılarını Çek diline çevirmek için Milena’ya başvuruyor. Viyana‘da yaşayan ve evli olan Milena, iş görüşmesi ile başlayan bu ilişkinin ileride her gün mektup gönderecek kadar ateşli bir ilişkiye döneceğini nereden bilebilirdi? İkilinin arasındaki tek bağ mektuplar değildi. Franz Kafka da Milena da hastaydı. Kafka, verem hastalığına tutulmuş ve ölümü beklerken şans eseri kurtulmuştur. İyileştikten sonra hayata Milena ile tutunan Kafka, evli olduğu için imkansız olarak gördüğü bu aşkın sonunun gelmeyeceğini bilse de mektup göndermeye devam eder. Milena ile mektuplar vasıtasıyla sürdürdüğü ilişki sırasında Kafka da nişanlıdır. Bu aşk Kafka’nın ölümü ile sona ermiştir.
İlk Görüşte Aşka İnanır mısınız?
Kafka, Milena’yı gördüğünde ilk görüşte aşka tutulmuştur. Milena ise işine saygısından dolayı Kafka ile arasındaki mesafeyi korumaya özen gösteriyordu. Kafka, karşılıksız aşkına Çekçe tercüme bahanesiyle çeviriler yaptırıyordu. Bu çeviriler derin ve saf bir aşkı anlatıyordu. 1920 tarihinde başlayan mektuplar 1923 tarihinde sona eriyor. Neredeyse her gün Milena’ya mektup gönderen Kafka, kitabın içinde Milena ile geçirdiği dört günü anlatır. Milena ile gezdiği yerleri, ormanda geçirdiği vakitleri ve çok daha fazlasını kaleme alan Kafka, bu aşkı ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşır.
Kararsızlık Arasında Gidip Gelen Bir Aşk
İlişki esnasında Milena, Kafka’yı sürekli olarak Viyana’ya çağırır. Kafka ise her defasında gitmek için karar verir ancak bir süre sonra bu kararından vazgeçer. Kafka için bu aşk, belki de sevdiği kadın evli ve uzakta olduğu içindir. Milena’ya duyduğu aşkı bir mektubunda şöyle belirtir:
“Bu havayı solumak için göğsümün bu kadar genişleyip daralmasını anlamak imkansız, bu kadar uzakta olmanı anlamak imkansız.”
Milena’ya tam 400 sayfa mektup yazan Kafka, sembolik, akıcı ve romantik üslubu ile ön plana çıkar. Karşılıksız aşkını her geçen gün içinde büyüten Kafka, evli olan Milena için şu satırları yazar:
“Suskunluğunuz, genellikle yazma konusunda isteksizlik şeklinde ortaya çıkan büyük ölçüde rahatlığın göstergesinden başka bir şey değilse, bu beni son derece memnun eder.”
Kalbe Dokunan O Cümleler
Aforizmaları ve ince mizah anlayışının ön plana çıktığı mektuplarda kalbe dokunan önemli cümleler arasında “En kötüsü de; sahip olamadığın şeylere ait olmandır.” bulunuyor. Öyle ya; insan sahip olamadığı bir şeye ait olduğu zaman ömür boyu tutsak kalır. Kafka da bu şekilde tutsak kalmıştı. Kalplere dokunan cümlelerin bir diğeri ise “Oysa biliyorum, uyuyamayacağım. Sana yazmaktan vazgeçtiğim için uyuyamayacağım.” var. Mektuplarda geçen bu cümleden de anlaşılıyor ki Kafka, nefes aldığı her dakika Milena’yı düşünüyor ve onu özlüyordu.
Sahi, sizin hiç böyle bir aşkınız oldu mu?
İlginizi Çekebilir:
İşte en sevilen, en anlamlı ve en derin Milena’ya Mektuplar sözleri