Aşk İnsanı Şair Eder

Aşk İnsanı Şair Eder

Aşk İnsanı Şair Eder

Üvercinka Şiiri Hikayesi – Cemal Süreya

Aşk adamı Cemal Süreya… Günlerden bir gün bir kadına aşık olur. O gün, takvimler 1954 yılının Kasım ayını gösteriyordu. Cemal Süreya, Eskişehir Vergi Dairesi’nde stajyer olarak göreve başlamıştı. Liseden sonra boş kalmamak için çalıştığı vergi dairesinde bir kadına tutulur. Bu kadına Üvercinka adını verir. Aradan 1 yıl geçer. Süreya, müfettişlik sınavına hazırlanır. O dönemde Seniha’dan kızı Ayşe hayata gözlerini açar. Üvercinka da bunun üzerine Süreya’ya ayrılmak istediğini belirten bir mektup verir. Bu karara çok üzülen Süreya’nın kaleminden şu satır dökülür: Acıların adını, ağustos koymalılar…

Bir Yanda Eş, Bir Yanda Aşk

Üvercinka ve Süreya her ne kadar ayrılık kararı alsa bu karara her ikisi de uymaz. Farklı evlerde, eşleri ile bambaşka hayatlar süren bu ikili, birbirlerinden ayrı kalmaya dayanamaz. Bu aşk, ikilinin bir mıknatıs gibi birbirine çekilmesini sağlar. Sözde ayrılık vardı, özde yoktu. Süreya ile Üvercinka’nın ilişkileri tam olarak bitmez. Ara ara İstanbul’da görüşmeye devam ederler. Üvercinka, matematik biliminde kariyer yapan bir kadındır. Bir zaman sonra evlenir ve eşiyle birlikte Anadolu’ya gider. Bu aşk, Süreya’yı durduramaz ve Üvercinka’nın izini sürer.

Adı Gizli, Kendisi Açık Bir Aşk

Cemal Süreya’nın Üvercinka’ya olan aşkı, onu koruma güdüsüyle devam eder. Okurlarından aşık olduğu kadının adını saklayan Süreya, güvercinin barışı simgelediğini söyler. Aynı zamanda kelimenin ilk harfinin kaldırılmasıyla oluşan üvercin sözcüğü de bazı yörelerde kadın adlarının aldığı -ka takısıyla bütünleştiğini ifade eder. Yani, Üvercinka, güvercin kadın veya güvercin kanadı sözcüklerinden türetilen bir kelimedir aslında. Bu kadının ne adını bilen ne de yüzünü gören vardır. Sadece mısralardadır. Cemal Süreya’nın hayatında bir sır olarak kalan bu kadına yazdığı mısralar, aşkını en iyi şekilde anlatır. Türk edebiyatının en gizemli şiirlerinden biri olan; Süreya’ya adını gizleten ama aşkını gizletemeyen o şiire birlikte bakalım:

ÜVERCİNKA

“Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil


Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı’nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil”

Paylaş:

Yorum yap

E mail adresiniz yayınlanmayacaktır. *

İlginizi Çekebilir...
Geri Gelen Mektup Şiiri Hikayesi - Hüseyin Nihal Atsız O,…
loader