Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde küçük bir kız çocuğu ve annesi yaşarmış. Bu çocuğun kırmızı bir pelerini varmış. Bu nedenle herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diyormuş. Kırmızı Başlıklı Kızın ormanın derinliklerinde yaşayan bir büyükannesi varmış. Büyükanne, yatağa bağımlı olduğu için çok fazla hareket edemiyor, kendi başına yemek yapamıyormuş. Bu nedenle Kırmızı Başlıklı Kızın annesi, çocuğu yardımıyla her gün büyükanneye yemek gönderiyormuş.
Kırmızı Başlıklı Kızın büyükannenin yanına giderken sürekli olarak kullandığı, güvenli ve kestirme bir yol varmış. Annesi, kızını gönderirken her zaman bu yoldan gitmesini tavsiye ediyormuş ve farklı bir yola sapmaması için tembihliyormuş. Orman karanlık ve kötü niyetli hayvanlar olduğu için de hiç kimse ile konuşmamasını tembihliyormuş. Yine bu şekilde annesinden tembih alan Kırmızı Başlıklı Kız, büyükanneye yemek götürmek için yola koyulmuş. Yolda karşısına bir kurt çıkmış. Kırmızı Başlıklı Kız, kurdun karşısına tesadüfen çıktığını düşünse de aslında kurt, kızı izliyormuş ve kendince sinsi bir plan yapmış. Bu yaptığı planı Kırmızı Başlıklı Kıza hissettirmemiş ve kendisi ile çok nazik bir şekilde konuşmuş.
Kurt: “Merhaba Kırmızı Başlıklı Kız, nereye gidiyorsun böyle?”
Kırmızı başlıklı kız, kendisine karşı nazik davranan bu kurt ile konuşmaya karar vermiş:
Kırmızı Başlıklı Kız: “Büyükanneme yemek götürmeye gidiyorum.”
Kurt: “Büyükanneni mutlu edecek çok güzel çiçekler var. Ormanın hemen şu tarafında! Gitmeden onun için biraz çiçek toplarsan büyükannenin gününü güzelleştirebilirsin.” demiş. Annesinin önerdiği yoldan çıkan Kırmızı Başlıklı Kız, büyükannesi için farklı bir yola sapıp çiçek toplamaya başlamış. Bu da kızın zaman kaybetmesine neden olmuş. Büyükannenin evini küçük kızdan öğrenen kurt, kızdan önce eve vararak büyükanneyi yutmuş, daha sonra da büyükannenin giysilerini giyerek yatağa yatmış. Kırmızı Başlıklı Kız, çiçeklerini toplayıp büyükannenin evine gitmiş ancak yatakta yatan kişi, büyükannesi değilmiş. Kız, yine de emin olamamış ve sormuş:
Kırmızı Başlıklı Kız: “Büyükanne, ellerin neden bu kadar büyük?”
Kurt: “Seni daha iyi sevebilmek için.”
Kırmızı Başlıklı Kız: “Büyükanne, gözlerin neden bu kadar büyük?”
Kurt:”Seni daha iyi görebilmek için.”
Kırmızı Başlıklı Kız: “Büyükanne, kulakların neden bu kadar büyük?”
Kurt: “Seni daha iyi duyabilmek için.”
Kırmızı Başlıklı Kız: “Büyükanne, ağzın neden bu kadar büyük?”
Bu sorudan sonra kurt “Seni daha iyi yiyebilmek için!” demiş ve Kırmızı Başlıklı Kızı tek hamlede yutmuş. Yemekten sonra uykusu gelen kurt, biraz dinlenmek için büyükannenin yatağına yatmış ve orada uyuyakalmış. Kurt uyurken, kulübeye büyükanneyi zaman zaman ziyarete gelen bir avcı gelmiş. Yatakta kurdun uyuduğunu gören avcı, kurdun büyükanneyi yuttuğunu hemen anlamış. Kurt uyurken makas yardımıyla kurdun karnını yarmış ve böylece büyükanneyle Kırmızı Başlıklı Kızı kurtarmış. Kurt anlamasın diye de karnını taşla doldurmuş ve geri dikmiş. Uyandığında doğrulmak isteyen kurt, taşların ağırlığından devrilerek oracıkta ölmüş.
Annesinin sözünü dinlemeyen kız, çok yorucu bir gün yaşamış. Eğer avcı olmasaymış kurdun karnından hiç çıkamayabilirmiş. Kendine ders çıkaran Kırmızı Başlıklı Kız, annesinin sözünü tutmadığında başına neler gelebileceğini kendi gözleriyle görmüş. O günden sonra bir daha asla annesinin sözünden çıkmamış. Büyükannesine giderken hep annesinin önerdiği yolu kullanmış, yolda da hiç kimseyle konuşmamış. Bu sayede hem büyükannesi hem de kendisi güvende kalmış. Gökten üç elma düştü birisi ders çıkaranların başına, birisi bu masalı dizip koşana, birisi de dinleyenlerin başına…