Kötü Diye Bir Şey Yok, Kötülük İnsan Eseridir, Bunu En İyi “Sefiller” Romanı Anlatır
Vıctor Hugo’un Sefiller Kitabı Özeti
Dünya klasikleri arasında yer alan Sefiller, Victor Hugo tarafından kaleme alınan bir eserdir. Sefiller kitabında 1815 ila 1832 yılında gerçekleşen Paris ayaklanması anlatılır. Birbirine bağlantılı olan karakterlerin mükemmel bir şekilde aktarıldığı bu kitapta kürek mahkumu olan Jean Valijean’ın hayatta kalma mücadelesi ele alınır. 5 yıl boyunca kürek mahkumu olarak cezaya çarptırılan Jean Valijean, hapisten çıktıktan sonra kötü muamele görür. Hapishanede adeta duyguları alınan mahkum, hapisten çıktıktan sonra ona evini açan piskoposun bazı eşyalarını çalar. Polis tarafından yakalanan Jean Valijean, piskoposun kendisine çaldıklarını hediye etmesi ve bunu düzgün bir insan olarak harcaması yolunda yönlendirir. Bu olay, Jean Valijean için bir dönüm noktasıdır.
Mahkumluktan Belediye Başkanlığına
Psikopos ile yaşadığı olaydan sonra Madeline adıyla iş hayatına atılan Jean, iş hayatında çok başarılı olur. Öyle ki belediye başkanlığını bile seçilir. Bu süreç içerisinde Fantine adında ruhu temiz ancak düşmüş bir kadını polis şefinin elinden kurtarır. Kısa sürede zengin olan ve insanların “Baba” olarak hitap ettiği Madeline herkes tarafından merak konusu olmuştur.
Hapisten kaçtığı için aranmakta olan Jean Valijean, kendisi yerine başka birinin yakalandığını öğrenen Madeline, vicdan azabı çeker ve polis şefi Javert’e teslim olur. Polise teslim olduktan sonra tekrar kaçan Jean Valjean, bu kez de Fantine’nin kızını yetiştirmek ister. Cossette adındaki bu kız, büyüdüğünde Marius adında bir erkeğe aşık olur. Valjean, bu birliktelikten hoşlanmaz ancak koruması altına aldığı bu kızı korur. Bu sırada ihtilal başlar ve Marius da cumhuriyetçilerin yanında yer alır. Çıkan çatışmalarda yararlanır Jean Valjean yardımıyla nezaretten kurtulur.
Bu olaylardan sonra Cossette ile evlenen Marius, birlikteliğini mutluluk ile taçlandırır. Zaman içerisinde çok yaşlanan Jean Valijean ise hayata gözlerini yumar. Öldüğünde başucunda piskoposun kendisine hediye ettiği, aslında kendisinden çaldığı şamdanlar yanar. Jean bu şamdanları belki de kendisine yapılan iyiliği hiçbir zaman unutmamak için atmamıştır. Aradan yıllar geçse de şamdanların yanıyor olması, iyiliğin etkisini ve büyüklüğünü temsil eder.