Bu Küçük Çocuk Sizin Küçüklüğünüzden Bir Şeyler Taşıyor Olabilir
Şeker Portakalı Özet
Jose Mauro De Vasconcelos tarafından kaleme alınan 182 sayfadan oluşan Şeker Portakalı konusu, küçük bir çocuğun hayatını anlatır. Beş yaşında olan başkahraman Zeze’nin yaşamındaki kesitlere gelin hep birlikte bakalım.
Yoksul Bir Ailenin Zeki Çocuğu Zeze
Henüz beş yaşında olan Zeze, yoksul bir ailenin çocuğudur. Hassas ve zeki olması ile ön plana çıkan Zeze, ailesi tarafından ihmal edildiği için hayatı kendi başına keşfetmek zorunda kalmıştır. Bunu yaparken de çeşitli hatalar yapan Zeze, yaramazlıklarıyla yoksul ve düşük bir eğitim seviyesine sahip olan çevresi tarafından itin teki, rengi bozuk ve şeytan gibi ithamlarla anılmıştır. Zeze ve ailesi, yeni bir eve taşınmayı planlar. Ablaları ve abisi bulunan Zeze’ye söz hakkı düşmez. Kardeşleri bu yeni evin bahçesindeki diğer ağaçları kapmış Zeze’ye de küçük şeker portakalı fidanı kalmıştır. Zeze, bu fidana Minguinho adını vermiştir.
Babaya Hem Öfkeli Hem Duygusal
Zeze ve ailesi yeni evinde zaman geçirmeye başlar. Yoksul olan aile, Noel günü de çocuklarına hediye alamaz. Noel sabahı uyanarak ayakkabısının boş olduğunu gören Zeze, fakir bir babanın oğlu olduğu için babasına sitem eder. Kendi kendisine sitem eden Zeze, konuşurken babasını karşısında gördüğü için çok üzülür ve hemen ayakkabı boyasını alarak çarşıya çıkıp insanların ayakkabısını boyayıp para kazanır ve eve dönerken de babasına bir paket sigara alır. Oldukça zeki bir çocuk olan Zeze, tek başına okuma yazmayı öğrenmiş ve eğitim hayatında da çok başarılı bir öğrenci olmuştur. Öğretmenini çok seven ve ona zaman zaman çiçekler götüren Zeze, öğretmeninin kendisine çörek alması için verdiği harçlıkları sınıfta bulunan diğer fakir arkadaşlarına da vermesini istediği için duygulara dokunur. Öğretmeni sadece beş yaşında olan bu küçük çocuğun koca yürekli olmasına karşı dayanamaz ve ağlar.
Küçük Parmaklarında 10 Marifet
Haftanın günlerini öğrendikten sonra sokak şarkıcısı Zacarias Efendi’yi dinlemeye giden ve bu gidişleri her Salı günü bir rutin haline getiren Zeze, bir süre sonra sadece Zacarias ile gerçek bir dostluk ve sevgi bağı kurar. Bu ikili hem şarkıların satışlarını artırır hem de birlikte şarkılar söyler.
Zeze’in yaramazlıkları biraz da zeki olmasından kaynaklanıyordu. Mahallenin çocukları, yoldan geçen araçların peşine asılma hayali kuruyordu. Bu araçlardan bir tanesi de o civarda bulunan en güzel arabaya sahip olan Portekizli bir adamındır. Adam, iri yarı ve orta yaşlı olduğu için çocuklar ondan korkar. Zeze, çocukların hayalini gerçekleştirmek için bir gün bu aracın arkasında takılır ve Portekizli tarafından kulakları çekilerek mahalle içerisinde haşlanır. Bunun üzerine öfke ve utanç da olan Zeze bu olayı unutmaz ancak bir gün bir bahçeden meyve çalmak isterken bacağını kesen Zeze, bacağını sürüye sürüye okula giderken yanında Portekizli durur. Zeze’yi alarak hastaneye götüren ve bacağının iyileşmesini sağlayan Portekizli, o günden sonra Zeze‘nin en yakın dostlarından bir tanesi olur.
Hayatın Acı Gerçekleri Zeze’yi Erken Yakalıyor
Bir gün ablasından ve abisinden de dayak yiyen Zeze hastalanır. İyileşme evresinde babasından da dayak yiyen Zeze iyice yataklara düşer. Ancak bu yatağa düşüş onun Portekizliyi çok özlemesine sebep olur. Babasına bir daha yaramazlık yapmayacağını söyleyerek ev hapsinden kurtulur. Okuldayken Portekizlinin arabasının trenin altında kaldığını öğrenen Zeze, Portekizlinin bu kazada öldüğünü öğrendikten sonra kendisini adeta sokaklara atar. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de en sevdiği şeker portakalının kesileceğini öğrenen Zeze, bu olayın üzerine yataklara düşer.
Yataklara düşen ve öleceği düşünülen Zeze yavaş yavaş iyileşmeye başlar. Bu süreçte minik portakal fidanı da çiçek verir. Bu çiçeğin bir veda anlamını taşıdığını bilen Zeze, şeker portakalında olduğu gibi kendisinin de büyüdüğünü ve önemli olanın yaşı değil, yaşadığı anlar olduğunu çok iyi bilir. Yediği amansız dayaklar, babasının boynunu bükük olması, annesinin geceler boyu çalışması ve yoksullukla boğuşması Zezeyi büyütmüştür. İnsanı çocukluğuna götürüp türü türü duygulara sürükleyen Şeker Portakalı sevgiye aç, akıllı, geleceği parlak küçük bir yüreğin hayat şartlarıyla nasıl boğuştuğunu gözler önüne seriyor.
Bu kitabı okuduğunuzda Zeze’ye sarılmak ve onu öpüp koklamak istersiniz.
İlginizi Çekebilir: Büyüklerinde Okuyup Ders Çıkarması Gereken Bir Kitap “Küçük Prens”
