Faruk Nafız Çamlıbel Çoban Çeşmesi Şiiri
Çoban Çeşmesi Şiiri
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…
Faruk Nafız Çamıbel
Çoban Çeşmesi Şiiri İncelemesi
Faruk Nafız Çamıbel’in “Çoban Çeşmesi” adlı şiiri, doğanın seslerini ve insan duygularını ustalıkla işleyen bir eserdir. Şair, doğanın içindeki çeşmeyi, suyunun sesini, çevresindeki yaşantıları ve insan ilişkilerini sembolik bir dille anlatır.
Şiir, doğanın içinde yer alan bir çeşmenin anlatıcısı olarak çeşmenin duygu ve düşüncelerini aktarır. Çeşmenin suyu, derinden derine ağlayan bir ırmak gibi tasvir edilirken, çeşmenin çevresindeki manzara ve çevresinde yaşananlar anlatılmaktadır. Özellikle çeşmenin suyunun, çobanın, dağların ve aşkın etrafında dönen hikayelerle işlenmesi, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi derinleştiren bir unsur olarak karşımıza çıkar.
Şair, çeşmenin suyunun sesinden anlayan bağlardan bahsederken, aslında suyun sadece fiziksel bir varlık olmadığını, aynı zamanda doğayla ve insanlarla iletişim kuran bir varlık olduğunu vurgular. Suyun sesi, çevresindeki doğal ve insani yaşamla etkileşim halindedir ve bu etkileşim çeşmenin önemini ve değerini artırır.
Aşk teması da şiirin önemli unsurlarından biridir. Şair, çeşmenin çevresinde dönen aşk hikayelerini anlatarak, insan duygularının doğayla olan etkileşimini gösterir. Ferhat’ın dağları delerek aşkını araması, Kerem’in sazıyla çeşmenin sesine karşılık vermesi gibi örnekler, insan aşkının doğanın içinde nasıl bir yankı bulduğunu gösterir.
Son olarak, şair günümüzde aşkın, sevdanın ve doğanın eski günlerdeki gibi coşkulu olmadığını, Leyla ve Mecnun gibi aşkların artık olmadığını anlatır. Bu durum, çeşmenin de artık çağın değişimiyle yalnız kaldığını ve etrafında dönen hikayelerin eskisi gibi olmadığını gösterir.
“Çoban Çeşmesi” adlı bu şiir, doğa, insan duyguları ve aşk gibi evrensel temaları ustalıkla işleyerek okuyucusuna derin bir duygusal deneyim sunar. Şairin sembolik dil ve anlatımıyla, doğa ile insan arasındaki ilişki ve insan duygularının doğa ile olan etkileşimi derinlemesine incelenir.